Gayrimenkul alım-satım anlaşmaları başlı başına karmaşık birer işlemdir. Bu işlem yurt dışında mukim kişilerce gerçekleştirildiği zaman, konuya onu daha da karmaşık hale getiren başka özel ögeler de katılmaktadır – vergi boyutları, yurt içi ve yurt dışındaki bankalar nezdindeki muameleler (para aklama yasağı düzenlemesi ışığında), konsolosluk mercileri nezdindeki işlemlerin koordinasyon ve ifası vb.
Uzun yıllar boyunca, yurt dışında yaşayan Yahudiler, İsrail’de daire ve gayrimenkul mal alımı üzerine odaklanmışlardır. İsrail’deki gayrimenkul piyasası, mal değerlerinde istikrarlı ve sürekli bir yükseliş ve hatırı sayılır yıllık getirilerin tadını çıkarmaktadır. Bu veriler, dünya Yahudileri arasında yerleşmiş olan, kara gün teminatı olarak İsrail’de (bu arada uzun süreli bir yıllık tatil noktası olarak hizmet edecek) bir mal sahibi olmanın önemli olduğu anlayışının da eklenmesiyle, İsrail’i tercih edilen bir yatırım hedefine dönüştürmüştür.
Yurt Dışı Mukimleri İçin Gayrimenkul Vergileri
Son yıllarda, İsrail’deki vergi politikasında bazı değişiklikler meydana gelmiştir ve bunları bilmek, onlara hazır olmak ve onlarla doğru bir şekilde başa çıkmak önem taşımaktadır. Yurt Dışı Mukimleri İçin Değer Artış Kazanç Vergisi Muafiyeti – 5723 – 1963 Emlak Vergisi (Değer Artışı ve Alım) Kanunu’nun 49a(a) maddesi, bir yurt dışı mukimi tarafından yapılan hak sağlayan konut[1] satışında değer artış kazanç vergisi muafiyetini, söz konusu yurt dışı mukimi veya onun çekirdek ailesinin (eş veya 18 yaşına kadar evlat) “Mukimi olduğu devlette bir konut” sahibi olmaması koşuluna bağlamaktadır. Yasama organı bir karine belirlemiştir. Buna göre: “Bu konuda, bir yurt dışı mukimi, mukimi olduğu devletin vergi mercilerinden alınmış, orada bir daire sahibi olmadığına dair bir onay belgesini ibraz etmediği sürece, mukimi olduğu devlette konut sahibi olan biri olarak görülecektir.” Başka bir deyişle, vergi mercilerinin onayını ibraz etmemenin, satıcının (yurt dışı mukimi) mukimi olduğu devlette başka bir dairesi olduğuna dair bir varsayımı tesis ettiği yönünde bir ispat karinesi mevcuttur. Böyle bir durumda, satıcı, Emlak Vergisi Kanunu’nun beşinci bölümü 1 ve özellikle de Emlak Vergisi Kanunu’nun 49b(2) maddesi – İsrail’de Tek Konutun Satışında Değer Artış Kazanç Vergisinden Muafiyet – içinde tespit edildiği doğrultuda, hak sağlayan konut satışı için değer artış kazanç vergisi muafiyetleri hakkına sahip değildir.
Uygulamada, kanunun talep ettiği onayı yabancı vatandaşın mukimi olduğu ülkeden alıp ibraz etmek neredeyse olanaksızdır. Bu koşullar altında, emlak vergisi mercileri, bir konutun var
olmadığına dair alternatif bir ispat yolunu düzenleyen 5/2013 sayılı özel bir uygulama talimatı çıkarmıştır.
[(1) Konutu satan kişi, fiilen nerede ikamet ettiğini göstermek ve mal sahibi değil, kiracı olduğuna dair bir kira sözleşmesi ve belediye vergisi onayı ibraz etmekle yükümlüdür. (2) Satıcının mukimi olduğu devletin vergi idaresinden, satıcının, bir konutun veya alternatif olarak, elinde bulunan başka bir gayrimenkul malın kira bedellerinden sağlanmış bir gelir bildirmediğine dair onay; satıcının ilgili dönem için vergi raporlarının ibrazı. (3) Satıcının, mukimi olduğu devlette başka bir konutta hak sahibi olmadığına dair yazılı beyanı. (4) ABD gibi federal bir devlet veya İsviçre gibi çeşitli kantonlara bölünmüş bir devlet söz konusu olduğu takdirde, söz konusu onayların, satıcının o devlete ait kantonların hiçbirinde veya o federal devlete ait eyaletlerin hiçbirinde dairesi olmadığına değindiğinden emin olunmalıdır.]
Alım Vergisi: Yasama organı, İsrail’e göç etmesi öncesinde İsrail’de kendisine konut olarak veya bir iş açma amacı için hizmet edecek bir gayrimenkul malı satın alan bir şahıs için
alım vergilerinde bazı kolaylıklar tespit etmiştir. Bu vergi avantajı, İsrail’e göçten bir yıl önce ve ülkeye göç edildikten 7 yıl sonrasına kadar yapılan bir alım için geçerlidir. Ülkeye göç etme öncesinde, İsrail’deki gayrimenkul malların alımı için vakit ve zamanlama planlaması önem taşımaktadır.